Sunu rahatlikla ifade edebilirim ki, dünya mesgalelerinden bir türlü firsat bulup ruhumuz yönüyle hirpanilestigimiz günümüzde ahiretimiz adina çok büyük yatirimlara vesile olan ama hiç kimseye de girmesi konusunda tavsiye etmeyecegimiz bir yerdir hapishaneler. Girenleri de Allah tez zamanda kurtarsin diyoruz.
Orada çok güzel insanlari tanima ve dostluk kurma imkânim oldu. Koguslarin normalin çok üzerinde kalabalik olmasi, ara sira ufak tefek gürültü patirtinin olmasi da bu sonucu degistirmez. Hele hele içerideki insanlar karinca ezmez hanimefendiler ve beyefendiler olunca bir baska güzelliklere sahit oluyorsunuz.
Tarihe not düsme adina, bulundugum zaman süresinde içime dogan seyleri yazmaya çalistim. Bunlar bazen arkadaslar arasinda moral motivasyona vesile oldugu gibi bezen de küçük tebessümlerle rahatlamamizi sagliyordu.
Tanistigim arkadaslarin çogunu hapishanede tanidim ve bir daha görebilecegimden de emin degilim. Fakat yaklasik iki buçuk yil sonra müsvedde olarak yazdigim siirleri bilgisayarima kaydederken o günleri adeta bir daha yasamama vesile oldu. Gözlerim yasardi gayri ihtiyari "Hey gidi günler" deyiverdim.
Bir arkadasimiz, "Hapishanede insanlar biraz ölü, biraz da delidir." derdi. Dinimizde ölülerle, delilere hesap sorulmadigina göre iki yil bir ay iki gün o atmosferi teneffüs etmis oldugum için ümit ediyorum ki yazdiklarimdan dolayi kimse darilmaz, gücenmez ve gönül koymaz.