Türk-Rus iliskileri tarih boyunca, Avrasya bölgesinin genel görünümü ve bu cografyadaki güc dengesinin temel ögelerinden birisi, muhtemelen de en önemlisi olmustur. Osmanli Imparatorlugu ile Rus Carligi arasindaki iliskiler ile baslayan bu önemli rekabet, Sovyetler Birliginin kurulusunun ardindan ilk baslarda bir isbirligi görünümü kazanmaya yönelmisken, II. Dünya Savasi ile birlikte, bu defa ideolojik bir ayriligin etkisiyle de pekiserek kendisini göstermistir. Sovyetler Birliginin dagilmasinin ardindan Türkiye ile Rusya Federasyonu arasinda dogrudan kara siniri kalmamakla beraber taraflar arasindaki iliski yogunlugu azalmamis; aksine Türkiyenin Kafkasya ve Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile olan iliskisi nedeniyle, daha da önem kazanmistir.
Cogu zaman catismarekabet, zaman zaman da ortak anlayisisbirligi olarak ortaya cikan bu yeni iliski zemininin iyi anlasilabilmesi icin ülkemizde Rusyanin daha iyi taninmasina ihtiyac vardir. Iste elinizdeki bu akademik calisma da Rusyaya bakis acisindan bu ikilem icerisinde yerini alan, Rusyanin bugününü ve gelecegini anlamamiza isik tutan niteliktedir. Yazar Prof. Dr. Mesut Hakki Casin calismasinda, özellikle Rusya Federasyonunun Vladimir Putinin Devlet Baskani olmasinin ardindan ortaya cikan durumunu analiz etmeye yönelirken, bu dönemin daha iyi anlasilabilmesi icin gerekli olan tarihsel arka plani ve kisa geri dönüsleri de kullanmaktadir. Calisma bu özellikleriyle, Rusya konusunda eksikligini duydugumuz cabalara yararli bir katki niteligi tasimaktadir.