Bir zamanlar kültürel hayatin merkezi olan Beyoglunda, o hayata oyunculuklari ile can veren yasli bir karikoca ne o günleri ne de semti terk etmislerdir. Sadece ünlü bir lokantanin altinda kücücük bir odada unutulmuslardir.
Hayattan düsmüs, anilara tutunmuslar.
Anadolu turneleri artik bir zaman yolculuguna, gercek hayatlari oynadiklari oyunlara, konusmalari repliklere, yalnizliklari yalinliklarina dönüsmüstür.
Bir tiyatro eserinin sonundaki gibi hayatin muhasebesine girismezler ama. Ne de olsa alkislar isitilmeyecektir böyle bir sonda.
Itildikleri o mezbelelikte, terk edildikleri o anilar zindaninda yasamayi birakmak mi Asla
Nedir peki, baslarina gelen
Bir sahnede gecer gibi midir hayat Sahnedekiler hayata dökülebilir mi
Sahi, Romeo ve Jülyet yaslansalardi neler olurdu acaba