Bazi hikayeler yalnizca okumak icindir. Okursunuz sonra arkaniza yaslanip icinizde biraktigi duyguyu tadar ve kalkarsiniz. Ama Cam Duvarlar böyle degil. Okuduktan sonra birine anlatabileceginiz, anlatmak icin can atacaginiz hikayelerle dolu. Ama kitabin asil ilginc yani, vakia hikayelerinden hic beklenmeyen bir derinlik tasimasi. Bulanik, helezonik ve basladigi yere asla dönemeyen cümleler yok.
Aksine sade, akici, berrak bir dil ve bazen gülümseten bir üslubu var. Olaylar, kahramanlar sayfalardan firlayacakmiscasina canli ve yanimizda. Bu özelligiyle, ayaginizi bile islatmayacagini düsündügünüz bir öykü gibi okumaya basliyorsunuz fakat sona geldiginizde Ne oldu ve metin sizi nasil götürdü anlamadan kendinizi derinlere dalmis buluyorsunuz. Iste o an hayalinizde size gülümsüyor yazar Hos geldin ey okur, iste asil bulusma yerimiz burasi, tüm yolculuk buraya ulasmak icindi diyor