Sözlü edebiyat ürünlerinin günümüz kosullarinda yeri kalmadigi görüsü, halkbilimi alaninin baslica sorunlarindan biridir. Yüz yüze iliskilerin yasandigi sözlü kültür ortaminin yerini alan yeni iletisim bicimleri, yüzyillardan beri sürdürüleni unutturmakla sorumlu tutulur. Ancak bu calismada odaklanilan nokta, henüz hafizalarda bulunan mani, efsane, fikra, türkü gibi halk edebiyatinin sözlü ürünlerinin derlenerek cagin kosullarina nasil uyumlanabilecekleri sorusunasorununa yanit aramaktir. Kitapta; Sinop halkinin, genis ölcekte de Anadolu insaninin zengin kültürünün damitilmis örnekleri olarak kabul edilebilecek bu ürünlerin bugün hangi islevlerle, hangi kültürel mekanlarda
kullanilabilecegi halkbilimsel yaklasimlarla degerlendirilmistir