1700lü yillarda yasamis olan Muhammed Sadik Efendi, hakikat yolunun sadik takipcisi olarak bircok seyahatler yapmis, hakikat ehlini bulmak ve tanimakla ömrünü gecirmistir.
Erzincanda basladigi hayatini daima yolda olarak ve sürekli bir arayisla taclandirmis; bircok Anadolu sehrinin yani sira Kudüs, Arabistan, Akdeniz, Iskenderiye, Kibris, Selanik, Tiran ve Venedik sinirina kadar bircok Rumeli sehrine yaptigi yolculugunu Istanbulda sonlandirmis ve hayatinin geri kalan kismini 14 sene kalacagi Üsküdarda devam ettirmistir.
Yasadigi dönemden baslayarak eserleri oldukca okunan ve bircok yazma nüshasi bulunan Sadik Efendinin Terbiyenamesi insanin ic egitimine iliskin kaleme aldigi bir eser. Insanin icten disa dogru önce niyetlerinden baslayarak sonra da bütün tutum, davranis ve sözlerini icine alacak sekilde hakikate ayarli hale gelmesi terbiye ile mümkün. Ve insanin kendini bilmesi ve bulmasi ic egitimini gerceklestirmesi, insanin kendisindeki ilahi özü kesfedip kabiliyetlerini aciga cikarmasi da o olmadan imkansiz. Cünkü o, bütün erdemlerin ruhu, anlami ve varolus sartidir. O olmadan adalet zulmün, ictenlik riyakarligin, merhamet acimasizligin, cesaret kabaligin, cömertlik savurganligin, bilgi de kibrin sinirinda ikamet eder.